OTRA Psikoloji

Yalnızlık çoğu zaman, bir odada tek başına oturmakla değil; bir kalabalığın ortasında bile anlaşılmadığını hissetmekle başlar. İnsan, çevresinde onlarca kişi varken bile içsel bir sessizliğe gömülebilir. Çünkü yalnızlık, fiziksel bir durumdan çok, duygusal bir deneyimdir.

Günümüzde sosyal medya, sürekli iletişimde olduğumuz bir dünya yaratıyor gibi görünse de, aslında derin bağların yerini yüzeysel etkileşimler alıyor. Kendimizi anlatacak alanlar azalıyor, gerçekten dinlendiğimizi hissettiğimiz anlar neredeyse yok denecek kadar az. Bir “Nasılsın?” sorusu bile çoğu zaman cevabı önemsenmeden soruluyor. Ve biz, görülmediğimiz, duyulmadığımız her an biraz daha yalnız hissediyoruz.

Yalnızlık, birçok insan için korkutucu bir duygu olsa da, aslında içinde büyük bir potansiyel barındırır. Yalnız kaldığımızda, kendi iç sesimizi duyma şansımız olur. Ne hissediyoruz? Neye ihtiyaç duyuyoruz? Ne zamandır kendimize böyle yakından bakmadık? İşte bu sorular yalnızlığın karanlığında filizlenebilir.

Terapi odasında sıkça karşılaştığım duygulardan biri de yalnızlık. Danışanlar çoğu zaman, çevresindekilerin anlayışsızlığı ya da kendi duygularını ifade edecek alan bulamama nedeniyle derin bir boşluk hissiyle gelirler. Bu boşluğu doldurmak için kurulan her sağlıksız ilişki ya da davranış döngüsü, aslında içteki yalnızlığı bastırma çabasından ibarettir.

Yalnızlıktan kaçmak yerine, onunla ilişki kurmak mümkün. Bu, kendiyle yüzleşmeyi, geçmiş kırgınlıkları fark etmeyi ve iyileşme yoluna adım atmayı sağlar. Çünkü yalnızlık, doğru bakıldığında kendine giden en gerçek yoldur.
Belki de uzun zamandır kendini yalnız hissediyorsundur. Bu duyguyu yok etmek değil, anlamak istersen... Belki de bir yerden başlamak, bir cümle kurmak istersin. İşte o an, yalnızlık artık bir yük değil; kendinle kurduğun bağın ilk adımı olabilir.


👉 Şimdi Randevu Alın
https://www.otrapsikoloji.com/iletisim

Hemen seansa başla!