OTRA Psikoloji

Bilinçdışı, Hafıza ve Psikolojik Tekrar Üzerine Psikanalitik Bir Yaklaşım

Bazı anılar vardır ki onları ne kadar unutmak istesek de, zihnimizin bir köşesinden sessizce çıkar ve kendini yeniden dayatır. Bir koku, bir ses, bir bakış; ve birden bire hatırlamak istemediğimiz bir anı, tıpkı dün yaşanmış gibi belirir. Psikoloji bu durumu salt bir “unutamama” değil, aynı zamanda bir hatırlanmaya direnç gösterilen şeyin geri dönüşü olarak değerlendirir. Özellikle psikanaliz, bu fenomeni “bastırma” ve “tekrar zorlantısı” kavramlarıyla açıklar.

 

Bastırma: Hafızadan Silmek Değil, Bilinçten Uzak Tutmak

Freud’a göre bastırma (repression), ego’nun bilinçdışı bir savunma mekanizmasıdır. Kişi, travmatik veya kabul edilemez bir anıyı bilinç düzeyinde hatırlamaz; fakat bu anı bilinçdışında yaşamaya devam eder. Bastırılan içerik unutulmaz, yalnızca bastırılır – yani bastırılmış olan şey ortadan kalkmaz, biçim değiştirerek geri döner.

Bir rüya, bir dil sürçmesi, bir davranış tekrarı… Bunlar hep o bastırılan içeriğin dönüş yollarıdır.



 

Travmatik Tekrar: Aynı Yara, Yeni Yüz

Freud’un tanımladığı “tekrar zorlantısı” (repetition compulsion), travmatik deneyimlerin birey tarafından farkında olmadan tekrar edilmesidir. Kişi, aslında acı veren bir durumu yeniden ve yeniden yaşar – ama bu sefer onu kontrol altına alabileceğini sanarak.



Bu durum, unutulmak istenen bir olayın neden yeniden zihin sahnesine çıktığını açıklar: çünkü zihin, henüz anlamlandıramadığı bir deneyimi tekrar ederek çözmeye çalışır. Ancak bu çözüm çoğu zaman sancılı olur; çünkü geçmiş ne tam anlamıyla geçmiştir ne de bugünden bağımsızdır.



 

Hafızanın Duygusal İzleri: Beyin Unutur, Duygu Hatırlar


Modern nöropsikoloji de psikanalitik görüşü destekler niteliktedir. Özellikle duygusal olarak yüklü anılar, amigdala ve hipokampus etkileşimi sayesinde çok daha güçlü izler bırakır. Bilinç düzeyinde silikleşmiş gibi görünen bir anı, duygusal tetikleyicilerle aniden ve yoğun biçimde geri dönebilir. “Unutmuştum ama kokusunu alınca her şey gözümde canlandı” cümlesi, hafızanın duygu yüklü doğasını özetler.



 

Bilinçdışının Sabrı Yoktur: Zamanı Aşan Hatırlama


Lacan’ın ifadesiyle bilinçdışı “dil gibi yapılanmıştır” ve zamanı yoktur. Bu nedenle bastırılan içerik, sadece geçmişe ait değildir. Şimdiye karışır, bugünü şekillendirir. Unutmak istediğimiz bir şeyin kendini tekrar ettirmesi, sadece hafızayla değil, kim olduğumuzla da ilgilidir.


Hatırlama, sadece bir bilgiye ulaşmak değil; aynı zamanda o bilgiyle yüzleşmek ve onu dönüştürmektir.

 

Sonuç: Hafıza, Unutmak ve Kendimizle Karşılaşma

Unutmak istediğimiz şeyleri hatırlamamız bir zayıflık değil, insan zihninin direncidir. Bu hatırlama; kimi zaman iyileştirici, kimi zaman rahatsız edici olabilir. Ama her durumda, zihnin bastırılmış olanı yüzeye çıkarma çabasıdır.

Çünkü belki de hafızanın en derin arzusu, unutmak değil anlamaktır.


👉 Şimdi Randevu Alın
https://www.otrapsikoloji.com/iletisim

 

Hemen seansa başla!