Sevilen birinin kaybı, ölümü yaygın olarak kişiler için acı bir deneyim olarak kabul edilir. Yas süreci, yası yaşayan kişiye göre farklılıklar gösterir. Bu farklıklar, kişinin kaybettiği bireyle olan ilişkisi, yaşı, ölümün nasıl gerçekleştiği gibi özelliklere bağlı olarak oluşmaktadır. Yas süreci ile ilgili iki durumdan bahsedilebilir: komplike olmayan yas ve komplike olan yas. Kişinin kayıptan sonra kaybettiği kişi ve kaybettiği ilişki dolayısıyla üzüntü duyduğu, doğal olarak yaşadığı matem sürecine komplike olmayan yas denmektedir. Komplike yas ise kişinin işlevsel olmayan ve uyumsuz davranışlara başvurmasına neden olacak kadar keder ve üzüntü içerisinde olmasıdır. Bu noktada kişi yas süreci içinde takılıp kalmış bir şekilde yaşamına devam etmeye çalışır ve yas sürecini sonlandırmaya dair bir ilerleme kat edemez. Yas sürecindeyken kişiler önemli duygusal, bilişsel, fiziksel farklılıklar yaşarlar. Uyumsuz davranışın artmasına sebep olacak şekilde tutulan yas kişinin psikopatoloji gelişimi açısından risk oluşturmaktadır. Kişilerin üzüntü ve acı duygularını nasıl karşılayacaklarını ve bu duyguları nasıl yaşayacaklarını bilememeleri yas sürecini olumsuz etkilemektedir. Yas sürecinin iyileştirilmesindeki amaç kişinin yas sürecini normalleştirmesini, duygularını tanıması ve duygularını sağlıklı bir şekilde yaşayabilmesini, kaybın gerçekliğini kabul etmesini, duygularını daha rahat bir şekilde ifade edebilmesini sağlamaktır.
Her birey hayatın olağan akışı içerisinde pek çok kayıp yaşar ya da kayıp tehdidi ile karşılaşır. Bu sevilen bir eşyanın kaybolması olabilirken, bir iş kaybı ya da yakın bir ilişkinin sonlanması da olabilir. Oldukça çeşitlenebilen bu kayıplar içerisinde ölüm geri dönüşü olmaması sebebiyle çoğunlukla en acı veren somut kayıp olarak görülür. Kişiler hemen hemen her yaşta ve yaşamın herhangi bir döneminde ölüm ile karşılaşabilirler ve doğal olarak yas süreci ile karşı karşıya gelirler. Yas, kaybı yaşayan kişinin hayatının her alanını etkileyen farklı boyutları ve aşamaları olan zorlu bir süreçtir. Ancak unutulmamalıdır ki Yas bir hastalık değil sevilen kişinin yitimi sonrasında yaşanılan doğal bir süreçtir. Peki Yas’ı patolojik yapan nedir?
Kişinin sevdiği kişinin kaybı sonrasında yaşadığı derin üzüntü halinin sonlanamamasından, bu dönemde kişinin uyumsuz ve işlevsel olmayan bir takım davranış alışkanlıkları geliştirmesinden kişinin yas süreciyle sağlıklı bir şekilde baş edemediğini düşündürebilir. Patolojik Yas sevilen kişinin kaybının ardından en az altı ay geçmesine rağmen kişinin sosyal ve mesleki yaşamındaki işlevselliğinin giderek bozulması olarak tanımlanır. Yas sürecinden sonra kişilerin sıklıkla uğradığı belirli aşamalar vardır. Bu aşamalar için kısaca: inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme denilebilir. Kişiler bu aşamalardan birine takılıp kaldıklarında, sürecin sonuna gelmeye yönelik işlevsel davranışlar kazanamadıklarında, bu süreçte patolojik bir takım davranış ve düşünceler geliştirdiklerinde anormal bir yas sürecinde oldukları düşünülebilir. Anormal yas sürecinin bulguları çeşitli olduğu için yas için adlandırmalar da çeşitlilik göstermektedir. Bu isimlendirmeler; komplike yas, maskelenmiş yas, kronik yas, gecikmiş yas, çözümlenemeyen yas, patolojik yas, anormal yas şeklindedir.