“Sevgi Mi, Bağlanma Kaygısı Mı? İlişkilerde Yanıltıcı Dinamikleri Anlamak”

OTRA Psikoloji

Giriş:

Modern ilişkilerde birçok kişi, karşısındaki kişiye karşı güçlü duygular hissettiğinde bunun “aşk” ya da “gerçek sevgi” olduğunu düşünme eğilimindedir. Ancak psikoloji bize, bazen bu yoğun duyguların aslında sağlıksız bağlanma örüntülerinin bir sonucu olabileceğini gösteriyor. Bu yazıda, sevgiyle karıştırılan bağlanma kaygısını ve bunun ilişkilerde nasıl yanıltıcı dinamikler yarattığını analitik bir şekilde ele alacağız.

 

  1. Bağlanma Stilleri: Sevginin Arka Planındaki Psikodinamikler

Bowlby’nin bağlanma kuramı, bireylerin erken dönem bakımveren ilişkilerine bağlı olarak geliştirdikleri bağlanma stillerinin, yetişkin ilişkilerinde de tekrarlandığını öne sürer.

  • Kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler, ilişkilerinde terk edilme korkusuyla yoğun bir ihtiyaç ve yapışma hali geliştirirler. Bu da çoğu zaman sevgiyle karıştırılır.

  • Oysa bu davranışlar, aslında bir tür regresyon (geriye dönme), yani çocuklukta karşılanmamış ihtiyaçların yetişkinlikte tekrar sahneye koyulmasıdır.

 

  1. Tekrar Zorlantısı: Aynı Hikâyeyi Farklı Yüzlerle Yaşamak

Freud’un tekrar zorlantısı (repetition compulsion) kavramı da bu noktada devreye girer. Birey, çocuklukta yaşadığı duygusal eksiklikleri “bu kez düzelecek” umuduyla benzer dinamiklere sahip partnerleri seçerek tekrar yaşar.

Bu tekrarın içinde:

  • Uzak duran bir partnerin peşinden koşmak,
  • Onaylanmamak için sürekli çabalamak,
  • Ya da ilgisizlik karşısında kendini suçlamak gibi davranışlar olabilir.

Bunlar, sevgi değil; tanıdık olanı yeniden yaratma ve kontrol etme çabasıdır.


 

  1. Gerçek Sevgi Mi, Yoksa Kendi Değerini Kanıtlama Çabası Mı?

Bir ilişkide "onsuz yapamam", "beni anlamasını sağlamak zorundayım", "beni bırakırsa eksik kalırım" gibi düşünceler varsa, burada çoğunlukla benlik değerinin ilişki üzerinden regüle edilmesi söz konusudur.

Gerçek sevgi:

  • Özgürlük içerir.
  • Korkuyla değil, güvenle kurulur.
  • Partnerin varlığıyla değil, kendisinin de yokluğunda var olunabilmesiyle dengelidir.

 

  1. Sağlıklı İlişkilere Giden Yol: Fark Etmek, Durmak, Dönüştürmek

Analitik çalışmalarda amaç, kişinin ilişkideki bu tekrar eden döngüleri fark etmesi ve kendini orada nasıl konumlandırdığını anlamasıdır. Bu farkındalık, aynı senaryoyu yeniden ve yeniden yaşamaktan çıkıp, ilişkilerde gerçek temasa alan açar.

Bu süreç:

  • Kendilik sınırlarını kurmayı,
  • Terk edilme korkusunu regüle etmeyi,
  • Ve en önemlisi, partneri değiştirmeye çalışmadan, kendi konumunu yeniden inşa etmeyi içerir.

 

Sonuç:

İlişkilerde sevgi sandığımız şey bazen sadece kendi eksikliğimize duyduğumuz özlemdir. Oysa sevgi, bir başka kişide tamamlanmak değil; onunla birlikte eksik yanlarımızı da taşıyabildiğimiz bir alandır. Bağlanma kaygısını, tekrar eden döngüleri ve kendi içsel ihtiyaçlarımızı fark ettikçe, ilişkilerimizde de daha özgür ve gerçek bir temas mümkün hale gelir.


👉 Şimdi Randevu Alın
https://www.otrapsikoloji.com/iletisim

Hemen seansa başla!