Panik atak anında zaman donar, beden kontrolü kaybeder gibi olur ve zihin, hiçbir kelimenin yetişemediği bir korkunun içine düşer. Oysa bu deneyimin anlamı…..
Panik bozukluk ; tekrarlayan, beklenmedik atakların görüldüğü bir anksiyete bozukluğudur. Bir “panik atak”, ani ve şiddetli bir korku ya da rahatsızlık hissinin dakikalar içinde zirveye ulaştığı bir dönemdir. Korkunun fazlalığı gibi anlaşılsa da korkunun bedensel zihinsel ve davranışsal boyutlarıyla bireyi etkileyen bir durumdur.
Bedensel İşleyişinde Neler Olur?
Panik atak sırasında beden “tehlike sinyali” almış gibi davranır — ama dışta gerçekten bir tehlike yoktur. Bu süreçte birçok fizyolojik sistem devreye girer. Bunlardan bazıları :
Beyindeki amigdala (özellikle korku ve tehlike işleme merkezi) hızla aktive olur ve “tehlike var” sinyali gönderir. Bu sinyal hipotalamusa gider; hipotalamus da otonom sinir sistemi aracılığıyla sempatik sistemi uyarır. Sempatik sistemin aktif olmasıyla adrenal bezler adrenalin ve kortizol gibi hormonları salar, kalp hızı artar, kan kaslara yönlendirilir, solunum hızlanır, kan şekeri artar — vücudu “vur ya da kaç” moduna geçirir.
Ayrıca panik atakta kişi hızlı ve yüzeysel nefes almaya (hiperventilasyon) eğilim gösterir. Bu da kan seviyesinde CO₂’nin düşmesine neden olabilir. CO₂ azalınca beyin damarları daralır, beyne giden oksijen azalabilir; bu durum “baş dönmesi”, “sersemlik” gibi algısal semptomlara katkıda bulunabilir
Lacanyen Anlayışta Panik Ataklar
Panik atakların altında bastırılmış materyal (bilinçdışı süreçler) ve sözcüklerle temsil edilmemiş ruhsal durumlar yatabilir. Yani panik, kişinin zihninde sembolleştirilemeyen bir “şok” ya da “hareketsiz bırakılma” hissinin dışavurumu olabilir: kişi bunu ifade edecek sözcükleri bulamaz, bu da bedenin dramatik tepkisine yol açar
.
Panik anında, kişi “anlamlı semboller”le (kelimeler, bilinçdışı temsiller) bağlantısını kaybediyor gibidir. Bu bağlantı kopuşu bedende bir yer buluyor olabilir. Bu “şey”, Lacan’da Real’e yakındır: sözcüklerle tam karşılık bulamaz, dil sınırlarını zorlar. Bu yüzden panik, dilin önü kesildiğinde, “sözün ötesi” bir alanın infilakı gibi düşünülebilir.
Panik bozukluk, sessiz kalındığında daha da güçlenebilir; ama paylaşıldığında, anlam bulmaya başlar.
Terapide ya da güvenilir biriyle yapılan her konuşma, bedensel paniğin ardındaki anlamı kelimelere dökmenin bir yoludur.
👉 Şimdi Randevu Alın
https://otrapsikoloji.com/iletisim