Kanat Güner, Türk Yeraltı Edebiyatının nadide bir yazarı. Kendisini anlamanın en kolay yolu belki de eserini okumak olsa dahi bu eseri günümüzde bulmak gittikçe zorlaşmakta. Biz bu durumda kendisini anmayı ve unutmamayı benimseyerek bloğumuzda ona yer vermek; sizin için bir girizgah oluşturmak istedik.
Bu yazıda Kanat’ı bir birey olarak anlamlandırmaya çalışırken kendisinin eseri üzerinden Lacan’ın özne-öteki ve simgsel\imgesel kavramlarından yardım alacağız.
Arzu Yapılanması
1970 yılında Muş’ta dünyaya gelen kanat; zeki, yetenekli ve ailesinin gurur duyduğu bir çocuktu. Tıp fakültesini kazandığında ailesinin ve çevrenin ona biçtiği "ideal benlik" kimliğinin ilk çehreleri oluşmaya başladı.
‘’Benden beklenmeyen her şeyi yaptım, onları çok utandırdım. Çünkü onlar beni, çevredekiler aman ne iyi çocuk yetiştirmişsiniz desinler diye büyüttüler.’’
Kanatın da sözleriyle ideal benliğin yarattığı varsayımların özne için ne derece bir hayal kırıklığı veyahut kin duygusuna zemin hazırladığı görülebilir.
"Bazen düşünüyorum da, ben annemle babamdan nefret ediyorum galiba. Onları en fazla üzen şeyin benim başıma gelen kötü şeyler olduğunu fark ettiğimden beri, kendime zarar vererek onlardan intikam alıyorum."
Ve belki de Kanatın karakterinin yapılanmasına sebebiyet veren bu ilişkilenme dilin gelişmesine ,yaratımcılığına renk katar…
Yasasız=Dilsiz
"Anarşist ruhluyum. İlla ki farklı olanı da bileceğim. Yani bana gösterilen doğru yolu değil, yan yolları da bilmek, hatta hep o yollarda devam etmek... Çünkü etrafına bakıyorsun, herkes doğru olan yolda yürüyor, ama hiçbir b.k oldukları yok...
Kanatın dilinin sınırsızlaşması onun yalnızlığına sebebiyet verebilmiş olması gibi yalnızlığına sahici bir boyuta getirir.
‘’İşin boktan yanı, demek istediklerimi gözlerinin içine bakarak anneme, babama, kardeşime, kocama, sevgilime diyemiyorum. Sadece tek yumurta ikizimle mi ilişki kurabilirim, ne yani?"
Ancak o olabilenle konuşma isteği(tek yumurta) aslında aidiyet isteğinin bir bakıma ötekinin sonsuzluğunda hapsetmektedir. Toplumun dili, bizim denilen dilin ifadedeki yetersizliği, eroinin ham üslubuna sığınmasına olanak verir.
Nesne Olarak -H-
Arzunun boşluğunun: ‘’Hep ama hep aynı şeyi yaptım, sevgi aradım, sevgi istedim. Tatminsiz, doyumsuz, isterik bir şekilde, en çok sevgiye ihtiyaç duydum." Şeklinde dile gelmesi dinamik bir arzuya dönüşmüştür. Bu her ne kadar düzende soluk alınabilecek bir ortam olsa da Kanat için kapıların yavaşça kapanmasına, duvarların yavaşça ona yönelmesine sebebiyet vermiş olabilir.
Kanat Güner’in hayatı Beyoğlu Sinemasında son bulmuş olabilir. Ancak bıraktığı eseriyle toplumun riyakar düzeninde biri olabilmenin ne demek olduğunu bizlere gerçeğin sınırlarında anlatmayı başarabilmiştir. Bir bağımlı yerine, arzunun peşinde koşan ve simgesel düzenin gölgelerinden sıyrılmış gerçek bir ses olarak anmanın altını çizmekteyiz.
👉 Şimdi Randevu Alın
https://www.otrapsikoloji.com/iletisim